STRES VE KAYGI YÖNETİMİ
İçindekiler
Stres nedir?
Stres, herhangi bir konuda kişilerin üzerlerinde hissettikleri baskı, gerginlik halidir. Stres, mutluluk, acı, korku, üzüntü gibi duyguları yaşarken verdikleri olağan tepkidir. İnsanlar iş hayatında yaşadıkları olumsuz durumlardan, sosyal çevresindeki arkadaşlık ilişkilerinden, okul hayatından ve sınav dönemlerinden dolayı strese girebilirler.
Stres, normal bir seviyeye kadar yaptığımız her işi daha özenerek yapmamıza, daha başarılı olmamızı sağlayabilen bir tepkidir fakat her şeyin fazlasının zarar olduğu gibi çok fazla stres yapılması hayatı oldukça olumsuz etkilemektedir. Kişiler stresle başa çıkamadıkları durumlarda öfke, mutsuzluk, sinirlilik gibi duygular ortaya çıkabilir.
Stresle Başa Çıkmanın Yolları
Her kişinin kendine göre kuralları ve bir düzeni vardır. Bu kuralların bozulması ve istemedikleri bir işin yapılması kişilerin strese girmesine sebep olabilir. Stresle başa çıkmanın yollarından biri de katı kurallar koyup yıkılınca strese girmektense, yaşadığınız o anın tadını çıkarmaya odaklanmaktır.
Stresle başa çıkmanın yollarından biri de nefes egzersizlerdir. Strese girdiğiniz anlarda yapacağınız nefes egzersizleri daha net düşünmenize ve sakinleşmenize yardımcı olacaktır. Ayrıca meditasyon ve yoga gibi zihninizi, duygularını ve bedeninizi kontrol etmenizi sağlayacak uğraşlar edinmenizde stresle başa çıkmanız konusunda yardımcı olabilir.
Fazlası Zararlı Bir Duygu: Öfke
Hayat her zaman güzellikler ile gelmez. Bazen sıkıntılar yaşayabilir, üzülebilir, mutsuz olabiliriz. Böyle durumlarda öfke duymamız gayet normaldir. Ancak öfke çok ince noktaları bulunan ve fazlasıyla hissedildiğinde hem kişinin kendisine hem de karşıdaki kişiye zarar verebilecek bir duygudur. Kişiyi strese sokan, sinirlendiren, üzen konularda öfke kontrolünü sağlamak oldukça önemlidir.
Öfke Kontrolü Nasıl Yapılır?
Öfke kontrolü nasıl sağlanır bahsetmeden önce öfke kontrolü nasıl sağlanmaz ondan bahsetmekte fayda var. Hissettiğimiz öfkeyi bastırmak, içimize atmak öfke kontrolü değildir. Aksine bu durumlar birikerek daha sonraki süreçlerde daha büyük öfke patlamaları yaşamanıza sebep olabilir. Öfkeyi kontrol etmenin ilk adımı hissettiğiniz öfke duygusundan kaçmadan hissettiklerini kabullenmek ve neden olan etkenleri bulmaktır. Öfkenizin nedenini bulduğunuzda çözüm yolları üretmek her zaman daha kolaydır. Kabullenin, derinine inin ve çözüm üretin.
Öfkelendiğiniz konularda size bu duyguyu hissettiren kişiler ile konuşmanız öfkenizi daha kolay kontrol etmenize yol açar. Sizi üzen, sinirlendiren konularda açık olmanız çözüm bulmanızı ve bir daha bu durumu yaşamamanızı kolaylaştıracaktır. Öfke duymanıza sebep olan olayları sevdiklerinizle paylaşmanızın size büyük faydası olacaktır. Sevdiklerinizin verdikleri telkinler, önerdiği çözüm yolları duyduğunuz öfke duygusunun yok olmasına sebep olabilir.
Çocuklar ebeveynlerinde ne görürse ileri yaşlarda onları uygularlar. Çocukların sürekli öfkeli ebeveynlere sahip olması ileri dönemlerde her konuda çok çabuk öfkelenmesine ve bunun normal bir tepki olduğunu düşünmesine sebep olabilir. Bu nedenle çocukları olan kişilerin çocukların yanında daha sakin kalmaya çalışmaları ve öfke gibi duyguları çocuklarına yansıtmamaları gerekmektedir.
Terapist Yardımı Almaktan Çekinmeyin
Stresle başa çıkma ve öfke kontrolü konusunda kendiniz çabalıyor ancak başarıya ulaşamıyorsanız yardım almaktan çekinmeyin. Tanımadığınız ve objektif yaklaşımda bulunacak alanında uzman bir doktor yaşadığınız stres ve öfke kontrolü konularında size çevrenizdeki kişilerden daha faydalı olabilir.
Stresle başa çıkma ve öfke kontrolü konularında uygulanabilecek bilişsel davranışçı terapiler, grup terapileri gibi farklı tedavi seçenekleri mevcuttur.
Anksiyete Bozukluklarının Türleri Nelerdir?
Saplantı bozukluğu (obsesif kompulsif bozukluk): Tekrar eden takıntılı ve saplantılı davranışlardır. İstem dışı oluşan ve gelişen düşünceler yüzünden kişiler devamlı korku halindedir. Bu düşünceleri bastırmak için kişiler devamlı ellerini yıkar, kapının kilidini ve ocağın kapalı olup olmadığını kontrol eder. Toplumda bu durum “takıntı” olarak değerlendirilse de aslında psikolojik hastalıklardan bir tanesidir. Eğer kişiler takıntı olarak adlandırılan bu ritüelleri gerçekleştirmezse anksiyete daha da kötüleşebilir. Zaman alan bu saplantılar yüzünden kişiler yapması gerekenleri yapamaz hale gelir ve daha çok yorulur.
Panik atak: Hayati bir durum olmamasına rağmen kişide kuvvetli bir endişe ve korku hissettiren rahatsızlıktır. Panik atak belirtileri çok şiddetli olduğundan, panik atak geçiren kişiler felç ya da kalp krizi geçiriyormuş hissine kapılabilir. Panik atak durumu ortaya çıktığında kalp atışı ve kalp nabız atışı hızlanmaktadır.
Anksiyete ile panik atak belirtileri birbirine benzese de farklı sorunlardır. Anksiyetede sürekli devam eden tedirginlik vardır ve bilinçaltında devamlı kendini hissettirir. Panik atakta kişi kendini saldırıya uğramış ve tehlikede hisseder, bayılacağını zanneder, kalbi hızlı atar ve nefesi kesilir. Ataklar birkaç dakika ya da birkaç saat sürebilmektedir.
Travma sonrası stres: Travmatik bir olay sonrası hissedilen korkular ve bedensel tepkilerdir. Kişiler bu korkunç olayları tekrar gözünün önüne getirerek yeniden yaşamaktadır. Fiziksel ağrılar ve uykusuzluk, travma sonrası stres yüzünden ortaya çıkabilen durumlardandır.
Genelleştirilmiş kaygı bozukluğu: Kişinin her konuda tedirgin ve kaygılı hissetmesidir. Eve hırsız girmesi, deprem olması, sevdiklerinin hastalanması, borçları ödeyememek gibi kontrol edilemeyecek durumlara endişelenmek, kişiyi huzursuz ve geceleri uyuyamaz hale getirebilmektedir.
Agorafobi: Agorafobi, kişinin anksiyete yaşaması durumunda hızlıca yardım göremeyeceğinden korkmasıdır. Bu rahatsızlığı olan kişiler sinema salonları, doğa aktiviteleri, toplu taşıma araçları gibi doktora uzak olan yerlerde bulunmak istemez.
Sosyal fobi: Kalabalık ortamlarda kişilerin küçük düşürülme ya da aptal duruma düşme korkusu yaşamasıdır. Sosyal fobisi olan kişiler, kalabalıkta yüksek sesle konuşmaya, yemek yemeye ve davetlere katılmaya çekinmektedir.