Beden Dilinin Gücünü Fark Et

Beden dili, sözcük ve ses tonuna kıyasla açık ara en yüksek etkileyiciliğe sahip iletişim enstrümanıdır. Beden dilimiz limbik sistemimiz tarafından yönetilir. Limbik sistemi vücudun en dürüst sistemi olarak tanımlamak yerinde olacaktır. Hissettiğimiz duyguların ve içinde bulunduğumuz ortamdan aldığımız enerjinin dışa vurumu limbik sistem tarafından kontrol edilir. Biz farkında olmadan bu sistem duygularımız ve düşüncelerimiz hakkında sinyaller verir. Konuşulanlardan fazlasıyla rahatsız olduğumuz bir ortam düşünelim. Hislerimizi dile getirmesek de bacaklarımız titremeye, bakışlarımız ortamdan uzaklaşmaya başlar. Beden dilini iyi okuyan bir arkadaşımız sorar:

İyi misin?

+Evet(!)

Beden dilinin dinamiklerini bilmek aynı zamanda onu kontrol edebilmenin anahtarıdır. Hangi durumlarda beden dilinin nasıl şekiller aldığı ilerleyen satırlarda açıklanacaktır. Beden dilini yönlendirebilmenin iletişim gücün üzerindeki etkisine inanamayacaksın.

İçindekiler

Tokalaşma:

Başlangıç noktasıdır. Etkili bir ilk izlenim için 3 saniyemiz olduğu düşünüldüğünde tokalaşma daha da önemli hale gelmektedir. Farklı tokalaşma türleri mevcuttur. Bunlar:

Eşit el sıkışma: İdeal olanıdır. Karşı tarafın elini fazla sıkmadan, emin ve herhangi bir üstünlük çabası içermeyen tokalaşma türüdür.

El üstte el sıkışma: Karşı tarafa üstünlük gösterme amacı barındırır.

El altta el sıkışma: Eli altta olanın kendini karşısındaki insandan daha aşağıda gördüğüne işaret eder.

Sandviç tokalaşmasıdır: Karşı tarafın eli, kişinin iki eli arasındadır. Babacan bir tavır ve yakınlık işaretidir.

Bacaklar:

Özellikle oturuş şekli duygu ve düşüncelerimizle ilgili çeşitli sinyaller içerir. Mülakatlarda oturuş şekli, en dikkat çekici unsur olduğu gibi daha dik ve kendinden emin bir oturuşun, dinleyiciyi, söylenenlerden bağımsız olarak, daha çok etkilediği üzerine araştırma sonuçları mevcuttur. Bu konuda daha çok bilgi edinmek için aşağıdaki TEDX konuşmasını izleyebilirsiniz.

Bacakları açma, kişinin daha fazla alanı kontrol etmek istediğinin bir göstergesidir. Diğer taraftan bireyler bir rahatsızlıkla karşılaştıklarında kendilerini daha dengeli bir konuma getirebilmek için bacaklarını açarlar. Bacakların birbirine çapraz bir şekilde kenetlenmesi rahatsızlık ve güvensizlik işareti olabilir.

Mülakatta bacakların aşağı yukarı sallanması rahatsızlık belirtisidir. İstenmeyen bir soru sorulduğunda veya cevaptan emin olunmadığında bu durumla karşılaşılır.

Yatıştırıcı Davranışlar:

Stres ve baskı altında iken veya kendimizi rahatsız hissettiğimizde bazı yatıştırıcı davranışları gösteririz. Bunlar:

Boyun çukuruna dokunmak,

Alnın ovulması,

Boyna dokunma,

Yanak veya yüze dokunmak,

Şişirilmiş yanaklardan nefes vermektir.

Gövde Hareketleri:

Gövde kalkanı: Konuşma esnasında rahatsızlık hissedildiği anda kollar bağlanır.

Kaplumbağa hareketi: Baş içeri kaçar ve omuzlar kalkar. Bu durum kişinin kendine güveni olmadığı durumlarda ortaya çıkar. Verilen sorumluluk yerine getirilmemesi de böyle bir sonuç doğurur. Kişi kendini gizleme ihtiyacı hisseder.

Omuzlarımızı kaldırarak da bilgisizliğimizi ve şüphemizi gösteririz. İki omzun birden kalkmaması ise saklanılan bir durumun varlığına işarettir. Göğüs şişirmek bölgesel bir hakimiyet sağlamak amacıyla gerçekleştirilir.

El ve parmak davranışları:

Etkili el davranışları güvenilirliğimizi ve inandırıcılığımızı arttırır. Elleri saklamak olumsuz ve rahatsız bir his bırakır. En saldırganca hareket birisini parmakla göstermektir. Parmakların birleştirilmesi yüksek özgüven ifadesidir. Parmakların iç içe geçmesiyle ellerin birleştirilmesi ise stres ve endişeye yönelik evrensel bir davranıştır.

Parmakların iç içe kenetlenmesi, stresli ve güvensiz bir duruma işarettir. Kişi ellerini birleştirerek güç almaya çalışır. Baş parmağın ceket ve pantolon dışında olduğu bu davranış aşırı güven ve rahatlık işaretidir.

Baş Hareketleri:

Başın eğilmesi rahatlık, açıklık ve dost canlılığının göstergesidir. Birini dinlerken çok dikkatliysek başımız istemsizce eğilir. Ellerle gözlerin kapanması “Duyduğum, gördüğüm şeylerden hoşlanmıyorum.” demektir. Konuşma esnasında göze temas etmek de olumsuz düşünceler varlığına işarettir. Karşımızdakine tam olarak güvenmediğimizde ve ikna olmadığımızda yan gözle bakarız. Dudakların ağız içinde kaybolması stres ve endişe belirtisidir. Özgüven azaldığında veya kendimize yönelik endişelere kapıldığımızda çenemiz ve burnumuz düşer. Tam tersi de mümkündür.

Şimdi yapman gereken tek şey beden dili davranışlarının farkında olmak ve amacın doğrultusunda onları şekillendirmek! Aşağıdaki tedx konuşması, bu yolculukta seni destekleyecek!

Kaynaklar:

NAVARRO, Joe, Beden Dili, Alfa Yayınları

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Bültene Abone Ol
en son haberleri, duyuruları, ilanları, etkinlikleri almak için abone ol
İstediğiniz zaman abonelikten çıkabilirsiniz