1 Günde Bitirebileceğiniz Kitaplar
İçindekiler
1 Günde Bitirebileceğiniz Kitaplar
Günün yoğun temposu ve koşuşturması içinde kitap okuyamaz hale geldik. Otobüs de, metro da, iş/ders aralarında okuyacağımız veya boş günümüz de sadece birkaç saatimizi ayırarak bitirebileceğimiz kitapları sizler için derledik.
Kitap 1. Satranç – Stefan Zweig
Listemizin ilk sırasında Avusturyalı yazar Stefan Zweig’ ın bulunuyor. Kitap 71 sayfadır. Kitap Zweig için bir veda niteliğindedir , bu eser intiharından birkaç ay önce Brezilya sürgünü sırasında ortaya çıkmıştır. Eserde olayın geçtiği yer New York’tan Buenos Aires’e giden bir yolcu gemisidir. Rastlantı sonucu gemide karşılaşan iki satranç oyuncusunun başından geçen olayları anlatmaktadır. Dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic ve usta bir satranç oyuncusu olan fakat uzun bir zamandır satrançtan uzak kalmış Dr. B. Öykünün ana karakterleridir.
“Bize hiç bir şey yapılmadı, yalnızca tam bir hiçliğin içine koyulduk, çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhunu hiçlik kadar baskı altına alamaz.”
2. Dönüşüm – Franz Kafka
Franz Kafka Çekya asıllıdır. Kitap 104 sayfadır. Hikayemizin baş kahramanı Gregor
Samsa bir sabah uyandığında kendisinin dev bir böcek benzeri bir yaratığa dönüştüğünü
görür. Buna rağmen işe yetişmek için doğrulmaya çalışır. Gregor Samsa’nın bedeni ve
zihni arasındaki çatışma, Samsa’nın böcek bedenine hapsolmuş bir insan zihnine sahip
olması kitap içinde insanı sürükleyen bir takım olaylar içine sürükler.
” ‘Biraz daha uyusam ve tüm bu saçma sapan şeyleri unutsam, ne olur sanki? ‘ diye düşündü. Ne var ki bunu yapması kesinlikle mümkün değildi; çünkü sağ yanına dönük halde yatmaya alışıktı ama içinde bulunduğu koşullarda kendini bu konuma getiremezdi. Sağına dönmek için ne kadar güç harcarsa harcasın sürekli sırt üstü konumuna yuvarlanıyordu gerisin geriye. Bunu belki yüz kere denedi, debelenen bacaklarını görmemek için gözlerini kapadı ve ta ki daha önce hissetmediği, hafif, boğuk bir acı duyunca bıraktı uğraşmayı.” [Kafka, kitap sf. 20]
3. Küçük Prens – Antoine de Saint-Exupery
Antoine de Saint-Exupery Fransız’dır. Kitap 112 sayfadır. Eser de bir çocuğun gözünden büyüklerin dünyası işlenmektedir. Olay Sahra Çölü’ne düşen bir pilot ile Küçük Prens’in karşılaşmasıyla başlamaktadır. Küçük Prens bu karşılaşmada yazara yaşadığı yeri ve yaşadığı maceraları anlatmaktadır. Küçük Prens, K O, B612 Asteroidinde tek başına yaşamaktadır. Gezegeninde de çok sevdiği güle özenle bakmaktadır. Başka gezegenlere de gülüne nasıl daha faydalı olabileceğinin yollarını araştırmak istediği için gitmiştir. Gezdiği bu gezegenlerden sonuncusu Dünyadır. Kitap içerisinde Küçük Prens’in yurdundan ayrılarak altı ayrı gezegene yaptığı seyahatleri anlattığı bölümlerde bazı yetişkinlerin kalıplaşan yaşam biçimlerinin eleştirisi yapılmıştır. Yapılan eleştirilerin bazıları aşağıda listelenmiştir.
‘Ama sadece evcilleştirdiklerini tanıyabilirsin’ dedi tilki. ‘İnsanların artık hiçbir şeyi tanımaya vakti yok. Sadece dükkanlarda satılanları alıyorlar. Ama hiç arkadaş satan dükkan olmadığı için de arkadaşları yok. Bir arkadaşın olsun istiyorsan beni evcilleştir.’
4. Bilinmeyen adanın öyküsü – Jose Saramago
Jose Saramago Portekizlidir. Kitap 64 sayfadır. Kitap da bilinmeyen herhangi bir adanın kalmadığı düşünüldüğü bir dönemdir. Bilinmeyen ada arama cesaretine sahip bir adamla böyle bir cesareti görüp hayatını değiştirebileceğine inanan bir kadının öyküsünü anlatmaktadır. Bilinmeyen Adanın Öyküsü. ‘Saramago görünüşte sade bir öyküyü basit bir dille ve masum karakterlerle aktarıyor. Kitap okurlara, hayalperestler ve âşıklar psikolojik, romantik ve toplumsal alt metinleri fark edecektir.’
‘ Ben bilinmeyen adayı bulmak istiyorum, o adaya ayak bastığımda kim olduğumu öğrenmek istiyorum, Bilmiyor musun ki, kendinden dışarı çıkıp kendine bakmadıkça kim olduğunu asla bilemezsin’
5. Yabancı – Albert Camus
Albert Camus Fransızdır. Kitap 119 sayfadır. Yazarın en tanınmış, en çok yabancı dile çevrilmiş, en çok incelenmiş ve halen de çok satan kitabı olan ‘Yabancı’, aynı zamanda yazarın en gizemli kitap eseridir. Ölümün egemen olduğu bir varlığın en anlamsız olgularını saçma bir düzensizlik içinde yaşayan bu romanın başkişisi ‘Meursault’, bir simge kahraman değildir aksine adı olmayan bir yabancıdır. Bu eksik kimlik, gerçeklikten algıladığı şeyi yapılandıramayan, yeniden örgütleyemeyen, ama gerçekliğin yankılarını yakalamaya çalışan bir boş bilincin imgesidir. Onun kayıtsızlığı ve edilgenliği, işte bu boş bilincin ürünüdür. Yabancı, büyüleyici gücünü, içinde barındırdığı trajedi duygusuna borçludur.
“Her şey bana yabancı, her şey, bana ait bir insan yok, bu yarayı kapatacak bir yer yok. burada ne yapıyorum, bu hareketler, bu gülüşler ne anlama geliyor? buralı değilim -başka bir yerden de değilim. yüreğimin hiçbir destek bulamadığı bu yerde dünya bilinmeyen bir görüntüden başka bir şey değil.”