Psikolojik Danışman Zahide Ebrar Türksayar İle Röportaj
- Merhaba Zahide Hanım biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
Ben Zahide Ebrar Türksayar. Araştırmayı, okumayı, üretmeyi ve bilimi seven, eğitime çok değer veren, daima gelişime açık, kendisini çok yönlü bir şekilde geliştirmek için çaba harcayan biriyim. Lise eğitimimi okul birincisi olarak bitirmemin ardından 2022 yılında Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünü fakülte birincisi olarak bitirdim. Sınıf Öğretmenliği bölümünde çift anadal yaptım. Özel okul ve sivil toplum kuruluşlarında iş deneyimleri edindim ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarında gönüllü faaliyetlere katılmaktayım.
- Hangi psikolojik rahatsızlıklar, iklim değişikliği ile bağlantılı olarak ortaya çıkabilir?
İklim değişikliği insan sağlığı üzerinde çeşitli etkilere yol açar. Bunlardan birisi insan psikolojisi üzerine olan etkileridir. İklim değişikliği anksiyete, stres, kaygı, korku, tahammülsüzlük, yas tepkileri, kimlik kaybı gibi değişik şekillerde problemleri ortaya çıkarabilir. Bu duygusal sonuçları teşhis etmek için bir tanı kriteri henüz bulunmamaktadır fakat literatürde eko-anksiyete ve solastalji gibi kavramlar kullanılmaktadır.
- Solostalgia’nın bireyler üzerindeki etkileri nelerdir?
Solastalji kişinin kendisi için önemli bir yeri kaybetmesiyle ortaya çıkan yas, keder, ıssızlık, özlem gibi duyguları barındıran bir kavramdır. Solastalji sadece nostaljik bir duygu değildir, kişinin yaşadığı yerin değişimi ve bu değişim üzerinde hissettiği kontrol kaybı ile ilişkilidir. Büyüklerimizin “Eskiden buralar hep dutluktu!” yakınması solastaljiye örnek gösterilebilir. Solastalji yaşayanlar gelecekle ilgili olarak daha karamsar bir bakış açısına sahiptirler. Bu durum da olumsuz duyguların şiddetini arttırabilir.
- Solostalgia toplumda nasıl bir değişime yol açabilir?
Solastalji bireysel kimliği ve aidiyet duygusunu aşamalı bir şekilde zedeleyebilir. Yaşanan ekolojik kayıplar aidiyet, sosyal ilişkiler ve geçmişle bağlantıyı tahrip etmektedir. Bu yüzden bireyin kimlik algısı ve çevre ile ilişkisi arasında bir kırılma meydana gelebilir. Bunun sonucunda bireyler çevresi bağlamında daha koruyucu davranışlar sergileyebilirler.
- Eko anksiyete, insanları çevresel sorunlara karşı nasıl bir tutum almaya yönlendiriyor?
Eko anksiyete iklim değişikliği sonucunda bireylerin kendileri, çocukları, çevresi ve gelecek nesiller için kaygı duymasına yol açan stres kaynağı olarak tanımlanır. Bu duygusal durum birtakım olumlu çevresel davranış eğilimlerini motive eden bir güce dönüşebilir. Bu rahatsız edici duygu anlamlı bir eyleme dönüşecek davranışlar için bir fırsat yaratabilir. Bu sebeple eko anksiyeteyi bastırmak veya ondan kurtulmaya çalışmak yerine ondan yararlanabilmek oldukça değerlidir. Bir miktar ekolojik kaygı duymak çevre yanlısı davranışları arttırma potansiyeline sahiptir.
- Eko anksiyetenin gelecekteki toplumsal dinamikler üzerindeki etkilerini nasıl görüyorsunuz?
İklim değişikliğinin etkileri gelecekte daha çok insan üzerinde eko anksiyeteyi tetikleyebilir. Ekolojik kayba atfedilen kişisel ve kültürel değer bu olumsuz duygu deneyiminin etkisini çeşitli ölçülerde değiştirebilir. Kültürel gelenekler gibi paylaşılan birçok değer doğal çevrenin de özelliklerini barındırır. Bu nedenle ekolojik kayıplar sosyal bağlılığın da kaybolmasına yol açabilir. Eko anksiyetenin yoğunluğu ve yaşanma süresi ekolojik kayıp deneyimi veya toplumun bireyci-kolektivist oluşu gibi değişkenlere göre farklılıklar gösterecektir.
- İklim terapisi uygulamaları genellikle nasıl gerçekleştirilir? Hangi teknikler veya yöntemler bu terapinin bir parçasıdır?
İklim terapisi bir diğer deyişle ekoterapi doğa temelli müdahaleleri içeren psikoterapötik bir yaklaşım olarak tanımlanmaktadır. İklim değişikliğinin bireyin psikolojisi üzerindeki olumsuz etkilerini ele alarak gerçekleştirilir. Bireylerin doğa ile bağını güçlendirmek için psikoterapiyi açık havada gerçekleştirmek, doğada zaman geçirmek, çeşitli hayvanlarla uygulanan psikoterapi yöntemleri gibi çeşitli uygulamalar ekoterapi yaklaşımında kullanılmaktadır.
- İklim terapisi, bireylerin duygusal ve psikolojik durumlarına nasıl katkıda bulunuyor?
İklim terapisi iklim değişikliğinin olumsuz etkileri ile mücadele etmek için çeşitli başa çıkma mekanizmalarını geliştirmenize yardımcı olabilir. Danışanları harekete geçirmeye teşvik eden problem odaklı başa çıkma ya da danışanın çeşitli gruplara katılarak sosyal bağlantılar kurmasını teşvik eden sosyal başa çıkma gibi yöntemler işlevsel olarak değerlendirilir. İklime duyarlı bireyler bu başa çıkma mekanizmalarını sık sık kullanmaktadır.
- Debriefing, ekipler veya topluluklar arasında nasıl bir etki yaratır? Bu sürecin grup dinamiklerine olan katkıları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Debriefing, travmatik yaşantıya maruz kalmış bireylerin, duygu ve düşüncelerini anlatma, dinleme, bilgilenme ve paylaşım yoluyla fark etme, bozulan anlamlandırma süreçlerini düzene koyma ve yeniden yapılandırma çalışmasıdır. İklim değişikliği sonucu yaşanan doğal afetlerde, krizlerde ve travmatik durumlarda özellikle sahaya destek amaçlı hizmet etmek üzere giden profesyoneller için çok önemli bir destek sağlar. İklim değişikliği etkisiyle meydana gelen/gelebilecek olan krizlerde sahada bulunan bireylere uygulanarak destek sağlaması için bu konuda yetkin profesyonellerin yetişmesi oldukça önemlidir. Sadece travmatik durumlarda değil bu alanda çalışan iklime duyarlı profesyoneller için de bu uygulama gerçekleştirilebilir. Bu durum iklim değişikliği etkisinin sonucu olan olumsuz duyguların bireyleri travmatize etmesini önleyici ve grup dinamiğini anlamlı bir sürece dönüştürücü olumlu etkiler yaratabilir.
- Toplumda iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik konusundaki farkındalığı artırmak için neler yapılabilir?
Öncelikle toplumda iklim okuryazarlığının arttırılması gereklidir. Bu alanda çalışan sivil toplum kuruluşlarına, projelere ve topluluklara destek verilebilir. Fark yaratabilmek için birlik ve beraberlik içinde hareket etmemiz önem taşımaktadır. Bu sebeple iklim hareketlerine katılmak, gönüllü destek sağlamak gibi sorumluluklar almak bu farkındalığın artması için kıymetli bir katkı sunar. Bireysel olarak da kendi yaşamımızı iklim dostu bir şekilde dönüştürebilir ve kendi sorumluluklarımızı üstlenebiliriz.